Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

**Prens Adaları: Bir Yazı Dizisine Giriş, Bir Hafıza Daveti**

**Prens Adaları: 

Bir Yazı Dizisine Giriş, Bir Hafıza Daveti**

Önsöz

Bu yazı, Prens Adaları üzerine hazırladığım uzun soluklu bir yazı dizisinin giriş ve çerçeve metnidir.
Amacı yalnızca adaları tanıtmak değil; tarih, coğrafya, kişisel hafıza ve kültürel miras ekseninde, bu coğrafyanın taşıdığı anlamı hatırlamak ve hatırlatmaktır.

Prens Adaları, İstanbul’un kıyısında duran sessiz birer sayfiye mekânı değil; farklı dönemlerin, farklı insanların, farklı hayatların izlerini taşıyan çok katmanlı bir bellektir.
Bu yazı dizisi, her biri ayrı bir hikâye barındıran bu adalara bir bütün olarak bakmayı; ardından her adayı, hatta her ada içindeki ayrıntıları tek tek ele almayı amaçlamaktadır.

Kişisel Bir Başlangıç

Prens Adaları benim için yalnızca bir araştırma konusu değil, aynı zamanda kişisel bir hafıza alanıdır.
Doğma büyüme Adalıyım.
Yaşantım boyunca yaz dönemlerimi, 1964 yılına kadar Büyükada’da, sonrasını ise Burgazada’da geçirdim.
Çocukluğum, gençliğim ve yetişkinliğim, vapur sesleri, iskeleler, yokuşlar, yaz akşamları, acı ve tatlı anılar, birliktelikler, ayrılıklar, velhasıl ömrümün önemli bir bölümü ada insanlarıyla iç içe geçti.

Bu nedenle söz konusu yazılar, zinhar bir ansiklopedi diliyle kaleme alınmış kuru metinler olmayacaktır…
Kimi zaman kişisel tanıklıklar, kimi zaman tarihsel belgeler, kimi zaman da sessiz kalmış ayrıntılar üzerinden ilerleyecektir.

Adalar: Coğrafyadan Hafızaya

Prens Adaları’nı yalnızca bugün genel olarak tanınan ve bilinen salt dört ana ada üzerinden düşünmek, bu coğrafyayı eksik okumak olacaktır.
Vordonisi (Kayıp Ada), Sivriada (Hayırsızada), Yassıada gibi yerler; yalnızca jeolojik ya da tarihsel adlar değildir.
Onlar, ihmalin, unutuluşun ve kimi zaman vicdanla yüzleşmenin mekânlarıdır.

Özellikle Sivriada’da yaşananlar, insanlık adına utanç verici bir hafızayı temsil eder.
Bu yazı dizisinde, bu tür olaylar romantize edilmeden, hafifletilmeden; ama unutturulmadan ele alınacaktır.

Burgazada, İnsanlar ve Hikâyeler

Burgazada, bu yazı dizisinin önemli duraklarından biri olacaktır.
Sait Faik Abasıyanık’tan Aziz Methodios’a, ada gündelik hayatından kaybolmuş mesleklere kadar uzanan pek çok alt başlık, ayrı yazılar hâlinde ele alınacaktır.

Bazı insanlar vardır ki, bir ada kadar anlam taşır.
Madam Marta gibi…
Bu isimler ve hikâyeler, serinin ilerleyen bölümlerinde müstakil yazılarla yer bulacaktır.

Bu Yazı Dizisi Neyi Amaçlıyor?

Bu seri:

  • Prens Adaları’nı bir bütün olarak ele almayı,
  • Ardından her adayı kendi tarihsel, kültürel ve insani dokusu içinde incelemeyi,
  • Ada yaşamının gündelik ayrıntılarını, unutulmuş hikâyelerini ve sessiz tanıklarını görünür kılmayı amaçlamaktadır.

Bu bir nostalji dizisi değildir.
Ama nostaljiyi de dışlamaz.
Bu bir gezi yazısı dizisi değildir.
Ama mekânla bağ kurar.

Bu yazılar, bir vefa, bir hafıza ve bir sorumluluk duygusuyla kaleme alınmaktadır.

Devam Edecek…

Bu giriş yazısını;
Büyükada, Burgazada, Heybeliada ve Kınalıada’ya odaklanan ana yazılar, onların altında ise insanlara, mekânlara ve ayrıntılara ayrılmış alt makaleler izleyecektir.

Bu yolculuk, aceleyle değil;
zamana, belleğe ve okura saygı duyarak ilerleyecektir.

Yalçın Alganer

 


Yalçın Alganer sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

1 Comment

  • Mehmet Ümit Yalçın
    Posted 20 Aralık 2025 at 12:55

    Heyecanla yazı dizisini bekliyor olacağım.

    Yanıtla

Mehmet Ümit Yalçın için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

Best Choice for Creatives
This Pop-up Is Included in the Theme