Amerika Birleşik Devletleri’nde Seçilen İdarecilerin Sayısı ve Bir Demokrasi Denemesi Üzerine Notlar…
Sevgili Dostlar Merhaba,
Yaklaşan ABD seçimleri vesilesiyle, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) seçim sistemi ve demokrasisi hakkında uzun yıllardır ABD’de yaşayan Dr. Nihat Hanioğlu dostumdan değerli bir yazı aldım.
Kendisi, ABD seçimlerinin detayları, seçilen idarecilerin sayıları ve özellikleri, ayrıca ABD demokrasisinin işleyiş şekli hakkında kapsamlı bir çalışma yapmıştır.
Ben de bu aydınlatıcı ve geniş kapsamlı ve görsellerle zenginleştirilmiş çalışmanın tamamını, elimden geldiğince formatladım ve düzenlemeye çalıştım, sonra da bloğumda sizlerle paylaşıyorum ve kendisine bu özverili ve aydınlatıcı çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum…
Amerika Birleşik Devletleri’nde Seçilen İdarecilerin Sayısı ve Bir Demokrasi Denemesi Üzerine Notlar…
Yazan: Nihat Hanioğlu
Sevgili Dostlar Merhaba,
Aranızda ABD de yaklaşan başkanlık seçimini duymamış olan yoktur sanırım.
Geçen günlerde yaklaşık üç haftalık ziyaretim boyunca, siz dostlarım ile bir araya geldiğimde, bana en sık sorulan soru, “Kamala Harris mi, Trump mı?” idi.
Gerçekten bütün dünyayı etkileyeceğini düşündüğüm bu seçim yaklaşırken, ABD’nin az bilindiğini tahmin ettiğim “demokrasi denemesi” nin bel kemiğini oluşturan “atanmışlar” yerine “seçilmişler” ile idare edilmesi konusuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Zira, kanımca, tüm dünya için muazzam önemi olan ABD başkanlığı kocaman bir bütünün küçücük bir parçasından başka bir şey değildir.
Aşağıda bu seçimler için bana gönderilen oy pusulasının ön ve arka yüzlerini görüyorsunuz.
Bu pusulanın başında, ABD Başkanı ve Başkan Yardımcısı için, sadece kırmızı ile işaretlenen yerin ayrılmış olduğuna dikkatinizi çekerim.
Bu pusulalarla, benim yaşadığım yer olan, “Arizona, Maricopa County, Sun City West” de, 64 aday arasından 27 kişi göreve getirilecek, 48 hakim ve yüksek hakimin görevlerine devam edip etmeyecekleri karara bağlanacak ve 16 kanun teklifi için halk oylaması gerçekleştirilecektir.
Bu sohbet yazımda, ABD seçim sistemi hakkında bilebildiklerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Yazımın hemen başında dostlarım arasında yaygın olduğunu gözlemlediğim bazı az, ya da yanlış bilinen bir kaç noktaya açıklık getirmek istiyorum.
Sanıyorum bu yanlışlıkların çoğunluğu, tercüme hatalarından, bazıları ise esası bilinmemesine rağmen “olsa olsa böyledir” şeklinde yapılan kabullerden kaynaklanmaktadır.
Tercüme Hatalarına Bazı Örnekler
White House : Beyaz Saray değil, Beyaz EV
State : Eyalet değil DEVLET (Amerika Birleşik DEVLETLERİ, Amerika Birleşik Eyaletleri değil)
Governor : Vali değil, DEVLET BAŞKANI
Genel Kanı Hatalarına Örnekler
-
Federal devletin, birleşik devletleri meydana getiren 50 devleti yönettiği konusu:
ABD, isminden de belli olduğu gibi, bir federal devlettir.
Federal devletler ile üniter devletler arasındaki en önemli fark, üniter devletlerde bir merkezi yönetimin, ülkenin tamamını, aynı yasalarla yönetmesidir.
Federal devletlerde ise birden fazla devlet, birbirleri ve birliklerinin dışarısı ile olan ilişkilerinin düzenlenmesi için, kendi rızaları ile bir idare oluştururlar.
Üniter devletlere has merkezi uygulama, -adı demokratik, kendisi otokratik- bazı federal devlet uygulamalarında da görülmektedir (Örnek: Sovyetler Birliği ve sonrasında Rusya Federasyonu).
Bu tür devletlerin ne kadar demokratik oldukları ise, epeyce tartışma konusudur.
ABD devlet sistemi bunun tamamen aksi düşünce bağlamında kurulmuştur ve yaklaşık 235 yıldır da aynı şekilde işlemektedir.
ABD Federal Devleti’nin bir merkezi devlet olarak, birliği meydana getiren diğer devletleri ve o devletlerin vatandaşlarını yönettiği çok yaygın bir yanlış kanıdır.
50 devletin her birinin kendi anayasası, kendi mahkemeleri, kendi milletvekilleri ve senatörleri, velhasıl kendi her türlü devlet kurum ve kuruluşları bulunmaktadır.
Bu 50 devlet birbirlerinden tamamen bağımsızdır ve ne federal devlet ne de bu devletler, birbirlerinin iç işlerine karışamazlar.
Ayıca her devlet, ABD anayasası prensiplerine uymak şartıyla, kendi özgür yasama hakkına sahiptir.
Bir benzetme yapmak gerekirse ABD, Avrupa Birliği’ne karşılık gelir.
AB içinde yeralan İspanya, Almanya, Fransa, İtalya gibi devletler ne ise, ABD’yi meydana getiren, New York, Kaliforniya, Arizona, Florida da odur.
-
Federal Devlet’in Fonksiyonu
Federal devletin ana fonksiyonu, birliğe üye devletlerin kendi kendilerine yerine getiremeyecekleri fakat ortaklaşa istifade edecekleri hizmetleri sağlamakla kısıtlıdır. Bu hizmetlere örnek olarak ulusal savunma, para/ekonomi politikalarını belirleme, uluslararası ticareti ve doğayı koruma, doğal afet desteği verme sayılabilir.
Federal devlet ayrıca üye devletler arası anlaşmazlıkların da çözüm yeridir.
Söz konusu devletler (States) kendi içindeki uygulamalarda, ABD (Federal) Anayasasına uymak mecburiyetindedir. Eğer bu hususlarda bir şüphe oluşursa, müracaat üzerine ABD Yüksek Mahkemesi, üye devletlerin çıkarttıkları kanunları ve uygulamalarını müracaat konusu bağlamında kontrol eder. Yüksek Mahkemenin kararları ise kesindir ve hem 50 üye devletleri hem de federal devleti bağlar.
- Federal Devlet görevlileri ile üye devlet yöneticileri arasındaki ilişkiler
Bu ilişkiler tamamen kopuk olmasa da olabileceği en yüksek seviyede bağımsızdır. Florida devletinin, Miami-Dade ili (county) ile Hawaii Kauai ili arasındaki mesafe yaklaşık 8.000 Kilometredir. Benzer şekilde Alaska’nin North Slope ili ile Teksas’ın Cameron ili arasında yaklaşık 6.000 kilometre mesafe ve Kanada’nın British Columbia’sı yer alır. Bu kadar geniş bir coğrafyada yaşayan halklar, sosyal, kültürel ve ekonomik ve akla gelebilecek başka her bakımdan birbirlerinden farklıdır. Bu illerde yasayan seçmenler öncelikle kendi yerel sorunlarına odaklanmış olup, hem kendi yerel görevlilerinin seçiminde hem de federal hükümette görev yapmaya gönderecekleri memurların seçiminde kendi sorunlarını ve bekledikleri hizmetleri düşünerek oy verirler. Parti idarecilerinin bu süreçte etkileri kolayca ihmal edilebilecek bir seviyededir. Partilerin liderlerinin etkisi biraz daha fazla olabilir ama seçmenin her zaman ilk önceliği kendisini direkt etkileyecek yani yerel önceliklerdir. Dolayısıyla örnek olarak Florida’yı temsil edecek bir senatör ve/veya Miami-Dade ilinden bir milletvekili adaylığına, keza Hawaii’yi temsil edecek bir senatör ve/veya Kauai ilini temsil edecek bir milletvekili adaylıkları için bir başka yörede doğmuş, büyümüş ve çalışmış kişileri aday olarak empoze etmek pratik olarak mümkün değildir. Bu yörenin seçmenleri kendi sorunlarını ve önceliklerini bilen tanıyan adayları her zaman tercih edeceklerdir.
Bunu destekleyen başka bir gerçek, federal harcamaların federal devleti oluşturan devletlerin temsilcileri tarafından onaylanması gerekliliğidir. Yani bir parti yöneticisi ve/veya ABD başkanı federal bütçeyi ancak o bütçenin onaylandığı şekilde harcayabilir. Nadir istisnalar dışında devletler federal bütçeden -yani diğer devletlerden- herhangi bir politikacının inisiyatifi ile yardım/yatırım alamazlar. Bu durumda parti yöneticileri ve başkanların bu konuda etkileri minimize edilmiştir. Bu durumda seçmen kendi çıkarlarını en iyi temsil edeceğine inandığı ve tanıdığı adayları tercih eder.
Federal devletin yasama organı olan “United States Congress” denilen ABD Kongresi, Temsilciler Meclisi ve Senato karmasından oluşur ve bu Kongre’de, 435 milletvekili ve 100 senatör vardır.
(Bu iki meclis, yasaların çıkartılmasında birlikte çalışır ve her iki meclisin de onayıyla yasalar yürürlüğe girer. Y.A.)
İki yıl için seçilmiş bir milletvekili iyi bilir ki, seçilmiş olduğu il, yani seçmenleri ile, en çok iki yıl içinde hesaplaşmak durumundadır. ABD (federal) milletvekilleri, devletlerin il (county) ( ABD de toplam 3.143 county bulunduğu kaydedilmektedir. Ör: Texas’da 254 county varken, Delaware’de sadece 3 county varmış. Y.A.) bazında nüfusa göre, senatörler ise devlet başına 2 adet olmak üzere seçilmektedirler. Milletvekillerinin görev süresi 2 yıl, senatörlerin ise 6 yıldır. Her iki yılda bir milletvekillerinin tamamı, senatörlerin ise 1/3 ü yeniden seçilir. Senatörler her iki yılda bir seçmenlerin eğilimleri ve taleplerini görürler ve siyasi pozisyonlarını ona göre değiştirirler.
Yerel görevliler listesinde ise o devletin yine devlet ve İl görevlileri ayırımı vardır. Bazı değişiklikler olmakla beraber, devletler bütün illerinin seçmenlerinin oyları ile bir Devlet Başkanı, Başkan Yardımcısı, Adalet Bakanı, Devlet Bakanı (genişletilmiş dışişleri bakanlığı), Yüksek Mahkeme Üyeleri, Maliye Bakanı ve Denetleyici Bakan (comptroller) seçerler.
Bunlara ilaveten, mesela Arizona devleti bakan seviyesinde, madencilik kontrol memuru, kamu bilgilendirme görevlisi, seçim kurulları gibi görevlileri de seçmektedirler. Devletlerin milletvekilleri ve senatörleri ise, temsil edecekleri illerin seçmenleri tarafından seçilirler.
Ayrıca her il ve ilin içerisinde yer alan şehirler ve kasabalar, eğitimden emniyete, çöp hizmetlerinden elektrik üretilmesi ve dağıtılmasına, hakimlere, savcılara kadar her türlü hizmet için gereksinim duydukları görevlilerini kendileri seçerler.
Doğal olarak bu görevlilerin ücretlerini de kendileri öderler.
Yazıyı kısa tutabilmek için gayret içinde olmama rağmen bu kadar detaylı bilgi vermemin sebebi, her yıl Kasım ayı başında (ayın ilk Pazartesi’ni takip eden Salı günü) yapılan seçimlerde, seçmenin tercihinin bir parti liderinin talimatı ve/veya tercihleri ile yönlendirilmesinin ne kadar zor olduğunu gösterebilmek içindir.
- ABD de Siyasi Partiler ve Bu Partilerin Genel Duruşları
Çok partiye prensip olarak karşı olmamakla beraber, ABD halkları 2 parti ve bağımsızlar ile seçim yapılmasını tercih etmektedirler. Yaygın olarak faaliyet gösteren 2 parti, Demokratik Parti (Democratic Party) ve Cumhuriyetçi Parti (Republican Party – GOP – Grand Old Party)’ dir.
Bu partiler yine oldukça karmaşık ve bu yazıda bahsedilen 520.000 seçilmiş görevliye ilave seçilmiş, Democratic National Committee “DNC” ve Republican National Committee “RNC” olarak adlandırılan yöneticiler tarafından yönetilirler. DNC ve RNC arasında isim benzerliği olmasına rağmen, bu iki organizasyon birbirlerinden oldukça farklı, ama yine de seçilmiş görevlilere dayalı iki ayrı sistemi temsil ederler.
Günümüzün Demokratik partisi, Cumhuriyetçilere göre daha liberal ve sosyal içeriklere önem veren bir partidir.
- Siyasi Parti Yöneticileri ve Politikacılar
ABD de siyasi parti başkanlığı, herhangi bir şirketin yöneticiliği gibi bir görevdir. Bir partinin herhangi bir görevlisi, o partinin adı altında politika yapan biri değildir. Parti idaresi ve siyasi görev birbirinden ayrı olarak sürdürülen işlerdir. Partiler arasında görüş farkları genel iken, görev taliplisi siyasetçiler arasındaki görüşler olabildiğince spesifiktir. Parti idareleri kimlerin hangi görev için aday olacaklarına karar veremezler. Aday adayları, kendilerini tanıtmaya yetecek bir süreç sonrasında partinin kayıtlı üyeleri tarafından yapılan bir seçime girerler. Bu seçim o partinin o bölge için adaylarını belirler. Böyle bir seçim sonucunu beğenmeyen aday adayı, kendine çok güveniyor ise, bağımsız olarak seçime girebilir.
Neticede memleketin en üst görevine seçilenler, üyesi oldukları partinin doğal lideri olarak kabul edilirler ve partilerini vizyon seviyesinde yönlendirmeye çalışırlar. Parti liderliği konumu ancak seçildikten sonra ortaya çıkmakla beraber, uzun süre siyaset yapmış ve seçilmiş politikacıların başka politikacıların aday adayı olmalarında bir etkileri olduğu da bir gerçektir.
ABD de kimler seçimle göreve getiriliyor?
ABD de yaklaşık 520,000 kişi seçim ile göreve gelmektedir. Bu konuda ilginizi çekeceğini umduğum bazı sayısal bilgileri şöyle sıralayabilirim:
- ABD de 1’den fazla görevli seçen 100.000 bağımsız kurum/kuruluş vardır.
- Seçilen yaklaşık 520.000 görevlinin sadece 537’si Federal Devlet için seçilmektedir. Bunların 435’i milletvekili, 100’ü senatör, ikisi de başkan ve başkan yardımcısıdır.
- 50 devlet için yaklaşık 19.000 devlet görevlisi seçilmektedir. Bunların 5,400 tanesi milletvekili, 1.900 tanesi senatör, 1.350 tanesi idare yönetim kurulları, 10.350 tanesi başkan, başkan yardımcısı, çeşitli bakanlar, bakan düzeyinde idareciler ve denetleyicilerdir.
Geri kalan yaklaşık 500.000 görevli yerel hizmetler için seçilmektedirler.
Sayılara “yerel” düzeyde devam etmeden, “yerel yönetimler” hakkında bilinmesi elzem bazı bilgiler vermek istiyorum.
50 bağımsız devletin idari bölünmelerine “county” yani “il” demiştik. Şimdi bu iller içerisinde yer alan şehir, kasaba ve köy gibi yerleşkelerin idari ve hukuki durumuna kısaca bakalım.
İller, içinde yer aldıkları devletin yasama organı, yani meclis ve senatosunun ortak kararları ile oluşturulurken, illerin içnde yer alan şehirler, ilçeler, kasabalar ve köyler (city, township, borough & villages) “incorporation” denilen bir nevi şirketleşme yöntemi ile ve o bölgede oturanlar tarafından alınan bir karar ile oluşturulurlar. Devletine göre bu şirketleşmiş yerel yönetimler, ait oldukları devletin kanunlarına ve anayasasına bağlı kalmak şartıyla -ki bunlar federal kanunlar ve anayasaya uygun olmak zorundadır- kendilerini yönetmek için, yine yerine göre bazen tamamen bazen de kısmen bağımsız olarak, istedikleri her türlü düzenlemeleri yapabilirler. Bu düzenlemeler sonucu gereksinim duyulan görevliler de, yine seçimle göreve gelirler.
Bu görevliler ise, denetleyiciler, vergi değerlendirme memurları, defterdar, eğitim müdürleri ve müfredatı oluşturacak eğitim kurulları üyeleri, itfaiye, toplu taşıma, kütüphane, altyapı hizmetleri, park ve ormanlar, polis, trafik, ilk yardım yetkililerinden oluşmaktadır. Bu seçilmiş görevliler yine kendileri gibi seçilmiş adalet, yasama ve yürütme görevlileri ile birlikte çalışmak için görevlendirilirler.
.
Konuya açıklık getirmesi açısından şöyle bir benzetme yapmak istiyorum. Eğer Kadıköy, ABD’ yi oluşturan devletlerin herhangi birinin bünyesinde olsaydı, onun içerisinde yer alan mesela Erenköy semtinde oturanlar, bir karar alarak kendi idari bölgelerini yaratabilirlerdi. Bu yaratılan idari bölgenin bir ‘köy’ olduğunu ve bu yeni köyün Kadıköy belediyesi ve Büyükşehir belediyesinden hangi hizmetleri, ne bedel ile alıp almayacaklarına karar verebilirlerdi. Beğenmedikleri veya daha ucuza, daha kaliteli verecekleri hizmetleri seçebilirlerdi. Doğal olarak bu hizmetlerin yerine getirilmesi için gerekli görevlileri seçmek ve onların ücretlerini ödemek bu belde halkının sorumluluğunda olacaktır. Bu hizmetler için bu ‘köy’ kendi ‘vergisini’ koyacak ve bunu istediği gibi harcayacaktır.
Bu idari belde oluşturma işleminde en önem verilen konuların başında okullar gelmektedir. Bu yerleşkelerin bu şekilde oluşturduğu okullara sadece o yerleşkede oturanların -yani o okulların masrafını karşılayanların- çocukları gidebilmektedir.
Emlak fiyatlarının belirlenmesinde en önemli etkenlerden birisi, o beldedeki hizmet kalitesinin yanısıra, o belde okullarında verilen eğitimin kalitesidir.
Arizona devletinin, Maricopa ilinde birçok sehirleşmiş yerleşke vardır. Phoenix bunların arasında en büyük şehirdir.
Ben de “Maricopa County” ilinde oturmaktayım, ama benim oturduğum köy olan “Corte Bella”, “Sun City West” adlı yaşam bölgesinin de içinde yer almaktadır.
Bu idari oluşum içerisinde, 1.650 evden oluşan Corte Bella köyüne ne zaman, nasıl girilip, çıkılacağı, trafik sürat limitleri, park yerleri ve benzeri her türlü kural bu köyün, seçimle gelen- yönetim kurulu kararı ile oluşur ve yine aynı kurul tarafından görevlendirilen şahıslar ve şirketler aracılığı ile uygulanır. Bu köyün sınırları içerisinde görevli emniyet güçlerinin yetkileri ile herhangi bir başka emniyet görevlisinin yetkisi arasında bir fark yoktur.
Yeri gelmişken belirtmek isterim ki, ABD de merkezi bir polis, ya da jandarma teşkilatı yoktur. Emniyet güçleri, il ve illerin alt bölümleri (şehir, köy vs.) tarafından oluşturulmuş ve o idari bölüme ait güçlerdir. Bunların idarecileri, mesela hepimizin bildiği ‘şerifler’ -yani emniyet müdürleri-, seçim ile gelir ve tüm masrafları da, ait oldukları idari birimde oturan vatandaşlar tarafından karşılanır – aynen diğer görevliler için olduğu gibi-.
Şimdi gelelim “yerel” görevliler ile ilgili sayılara
- İllerin görevlileri için 58.800
- Şehirlerin belediye başkanları ve görevlileri için 135.500
- Köy ve ilçeler için 127.000
- Okullar -yani eğitim- için 95.000
- Yukarıdakilerin dışında kalan ve özellikle ulaşım -havaalanı gibi-, altyapı ve koruma -su toplama havzaları vb.- gibi özel amaç için kurulmuş yönetimlere de 84.000 görevli seçilmektedir.
Seçimler ve Önerilen Kanunlar
Yukarıda verdiğim sayılara ilave olarak her yıl yapılan yerel, il, devlet ve/veya federal seçimler, bir anlamda çıkartılması düşünülen kanunlar için bir halk oylaması olarak da kullanılmaktadır. Çıkartılması düşünülen kanun teklifleri (propositions) herhangi bir maddenin kullanımının serbest bırakılmasından kürtaja, bir altyapı yatırımı icin borçlanma kararından okul çağındaki çocukların beslenmesine katkıya kadar her türlü konuyu içerebilmektedir. Bu kanun teklifleri nedeniyle vatandaşa gelecek mali yük, hangi yatırımın nasıl yapılacağı, nasıl finanse edileceği, yeni vergiler ve/veya mevcut vergi oranlarının nasıl değişmesi gerektiği gibi bilgiler bağımsız uzmanları tarafından hazırlanır ve oy pusulaları ile birlikte bir kitapçık halinde seçmenlere verilir.
Yukarıdaki resim, bu amaçla hazırlanmış bir kitapçığın “134 Numaralı Kanun Teklifi” ile ilgili, lehte ve aleyhte, uzman görüşlerinin yer aldığı bir sayfa örneğidir.
Diğer bir deyişle seçimler, seçilen görevliye, görevini ne yönde kullanacağı konusunda da yön vermektedir.
Böylece hangi partiden olursa olsun, seçilen görevlinin, görevini ne şekilde yerine getireceği de belirlenmiş olmaktadır.
5 Kasım’da yapılacak seçimler için, oy pusulamda tam 16 adet kanun teklifi yer almaktadır.
Peki bu kadar görevliyi seçmen nasıl tanıyor, aralarından kendilerine uyanı nasıl seçiyor?
Birincisi, seçim bölgeleri çok küçük olduğu için yerel yöneticilerin neredeyse hepsini şahsen tanımak mümkündür. Ayrıca hizmetleri bizatihi yaşadığınız için kimin neyi, ne kadar ve nasıl yaptığını şahsen biliyor, görebiliyorsunuz. Bunların da dışında aylar süren aday adayı olma süreci, takip eden değişik partilerin ve/veya bağımsız adayların basında yer alan sunumları ve tartışmaları, ilave olarak bağımsız kuruluşların yayınladıkları verim/başarı raporları ve en sonunda yine seçilmiş uzmanların hazırladıkları -ve adayların kabul ettikleri- secim kitapçıklarında yer alan bilgiler karar vermenize yardımcı olmaktadır.
Tabii ki ayrıca komşular ve sosyal ve hobi gurupları arasındaki konuşmalar-görüşmeler de karar verilmesinde önemli etkenler olmaktadır.
Yukarıdaki resim, adayların kendilerini tanıttıkları partiler arası hazırlanmış bir kitapçıktan alınmıştır.
Bütün bunlara rağmen yine de yanlış bir karar verdiğinizi düşünüyor iseniz üzülmeyin; nasıl olsa bir yıl sonra bir seçim daha olacaktır.…
Evet sevgili dostlar, demokrasi o kadar kolay bir sistem değildir.
Onu kurmak da, yaşatmak da epey vakit, enerji ve masraf gerektirmektedir.
Bütün bu uğraşı ve masraf sonucunda size geri dönen, sizin kendi yaşam kalitenize verdiğiniz önem ile doğru orantılıdır.
Bugün temel hak ve hürriyetler olarak tanımladığımız demokrasilerin vazgeçilmez unsurları (Bill of Rights), ABD anayasasının ilk 10 maddesini teşkil eder. 1789 da onaylanan bu anayasa ile, ABD halkı, bir yazılı yasa metnine dayanan demokratik cumhuriyet “denemesini” dünyaya ilan etmiştir. Geçen 235 sene içinde bu 10 maddeye 17 ilave yapılmış fakat orijinal 10 madde ve devlet düzeni ile güçler ayrılığını tarif eden tanımlayıcı maddeler aynen korunmuştur. 1789 da, yani 235 sene önce oluşturulmuş bu sistem şu anda dünyanın devam eden en eski, yazılı anayasal demokrasisidir. Zamanın çok ilerisinde başlatılmış olan bu “yazılı anayasal demokratik cumhuriyet” kavramı, daha önce bir benzeri olmadığı için, ABD kurucuları tarafından bir “deneme/deney” olarak isimlendirilmiştir.
“Bu bir cumhuriyettir, eğer onu koruyabilirsek” deyişi ABD kurucularının önde gelen ismi Benjamin Franklin’e ithaf edilir. Bu deyiş günümüzde daha çok “bu bir demokrasidir, eğer onu koruyabilirsek” şeklinde kullanılmaktadır.
Özellikle yaklaşan 2024 seçimleri, ABD’nin bu deneyi devam ettirip, ettiremeyeceğinin de bir sınaması olacaktır.
Umuyorum burada verilen bilgiler sizleri hem kendiniz ve hem de yakınlarınız için demokrasi yolunda biraz daha aktif ve enerjik davranmaya teşvik eder.
Yüzyıllardır süregelen yapıyı ve alışkanlıkları değiştirmenin ne kadar zor olacağını biliyorum. Diliyorum ki en azından başkalarının benzer işleri nasıl yaptıklarını araştırmak ve öğrenmek, gelecek kuşakların hayat kalitelerini artırabilmek için iyi bir başlangıç olur.
Dilerim öyle olur,
M. Nihat Hanioğlu
Mehmet Nihat Hanioğlu, (Ph.D. İnş. Müh.)
İstanbul Teşvikiye doğumlu olup, TED Ankara Koleji ve ODTÜ İnşaat bölümünü bitirmiştir.
Mühendis, müteahhit, danışman ve yönetici olarak Orta Doğu, Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya, Güney Doğu Asya, Kuzey ve Güney Amerika’da çeşitli projelerde çalışmıştır.
2010 senesinden itibaren aktif emlak geliştirme yöneticiliğini bırakmış, ABD’nin çeşitli üniversitelerinde lisans ve lisansüstü dersler vermeğe başlamıştır.
ABD’ ye göç ettiği 1998 tarihinden bu yana, New York – New York, Chicago – İllinois, Sacramento – California’da yaşamış, çalışmış ve eğitimine devam etmiştir.
Mühendis-Yönetici olarak çalıştığı yılların mesleki birikimine dayanan, kendisine has alternatif proje yönetimi yaklaşımı, 2022 yılında kitap olarak yayımlanmış ve bu kitap “Illinois Tech” tarafından lisansüstü bir ders haline getirilmiştir.
Halen Sun City West – Arizona’da, eşi ve 4 ayaklı can dostu “Ginger” ile yaşamakta, “Illinois Institute of Technology” de, kitabının dersini vermekte, aynı zamanda golf ve müzikle ilgilenmektedir.
2 Comments
Nejat anılsın
Çok iyi derlenmiş ve önemli noktalarını öne çıkaran
Bu makaleniz için teşekkürlerimi sunar ,bir okuldaşınız olarak başarılarınızın devamını dilerim
Yalçın Alganer
Sevgili Nejat kardeşim; ilgine ve nazik mesajına teşekkür ederim. Sevgiler. Y.A.