Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Bergama Asklepeion

Bergama (Pergamon) Antik Kentinde, Suyun Şifaya Karıştığı Kutsal Bir Alan: Asklepieion (Asklepion)

Orijinal ismiyle, Asklepieion, adını, antik Yunan’da sağlık tanrısı olarak kabul edilen, Asklepios’tan almaktadır.

Asklepios da, müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı, kehanetler yapan, Kassandra’nın eşi, Zeus ve Tanrıça Leto’nun oğlu Artemis’in ikiz kardeşi olan Apollon ile, Teselya kralı Phlegyas’ın, peri olarak addedilen kızı Koronis’in oğludur.

Zamanla, Asklepios, çok ünlü bir hekim olur, adeta tanrısallaştırılır, ölüleri bile dirilttiğine inanılır.

Zeus ise bu duruma çok kızar ve kıskanır, Asklepios’un tüm insanları ölümsüz kılacağından korkarak, üzerine yıldırımlar göndererek Asklepios’u öldürür.

O zamana kadar anne ve babasından dolayı, yarı tanrı kahraman olarak nitelenen Asklepios, ölümünden sonra tanrılaştırılmıştır.

Tıp, sağlık ve hekimlerin tanrısı olarak kabul edilen Asklepios adına, pek çok tapınak yapılmıştır.

İşte bu tapınaklara, sağlık merkezlerine, Asklepieion ya da genel kullanım adıyla Asklepion denmiştir.

İşte, MÖ IV. yüzyılda kurulmuş olan antik bir tedavi merkezinden kısaca söz etmek istiyorum…

Zira geçen ay ziyaret ettiğimde ve sonra da araştırdığımda, çok etkilenmiştim; bu bilgilerimi, intibalarımı ve değerlendirmelerimi, yazmak ve görsellerle desteklemek ve bloğuma koymak suretiyle paylaşmak istedim…

Oluşturmakta biraz geciktik, ama o kadar geniş kaynak buldum ki, incelemekten kendimi alamadım ve ancak bu kadar kısaltabildim…

Asklepion denen bu sağlık ve tedavi merkezlerinden (tapınak olarak da nitelenebiliyor), en meşhur tapınak ve merkezler de; Bergama, Rodos, Kos (İstanköy), Epidauros, Atina ve Titan-Trika olarak kaynaklarda belirtiliyor.

İlginç olan ise, günümüze kadar, ayakta kalan tek Asklepion’un Bergama’da olmasıdır…

Ekim başında yaptığımız, Bergama Antik Şehri (Pergamon) gezimizde, çok etkilenerek incelemiş, dönünce de genişçe araştırmıştım.
Şimdi rastlantısal olarak Bergama Antik Kenti, bir araştırmada gene karşıma çıkıverdi, hemen kısaca intibalarımı, özellikle henüz gezip, görmemiş dostlarımla paylaşmak istedim.
Bergama Antik Kenti içinde, çok özel bir alan, daha doğrusu önemli bir merkez var.
İşte bu merkeze Asklepieion deniyor…

Dilimize yerleşmiş ve kullanılmakta olan ifadesiyle, bu antik sağlık ve tedavi merkezini, Asklepion olarak ifade edeceğiz.
Asklepion ‘un (Asklepieion) günümüze kadar intikal eden kalıntılar ise, MS II. yüzyılda Roma İmparatoru Publius Aelius Traianus Hadrianus (76-138), genel kullanım ismiyle İmparator Hadrian tarafından yaptırılan merkezdi…
Antik çağın en önemli sağlık, merkezi olmuş.
Dönemin ünlü tıp hekimlerinin yetiştiği bir tıp okulu ve dünyanın ilk sağlık merkezi, ilk psikiyatri hastanesi olarak tarihe geçmiş.

Asklepionlarda çalışan hekimlere ise,’’Asklepiad’’ ya da Rahip-Hekim denilmekteydi.
Bu merkezde, telkin ve fizyoterapinin dışında, su-çamur banyoları, masajlar, şifalı otlar, müzik, ve çeşitli törenler de uygulanmış.
Helioterapi (güneşle tedavi), teatroterapi( tiyatro), teoterapi (inanç), jimnoterapi (spor – egzersiz), Asklepion’un ünlü tedavi yöntemleriymiş.
Tüm antik kent düşünüldüğünde, en çok ayakta kalan yer de zaten burası olmuştur.
Muhteşem bir sütunlu yoldan merkeze anıtsal bir giriş, yani, ‘’Propylon’’ vardır.
Bu girişim hemen sağında kütüphane, solunda ise görkemli Zeus tapınağı yer almaktadır. Devamında ise büyük şölen avlusuna varılmaktadır. 
3.500 kişilik merkeze özel antik tiyatrosu (Bergama Antik Tiyatrosundan başka), galerileri, güneyinde de büyük latrinalar (Antik Roma’da kullanılmaya başlanan deliklerden oluşan genel tuvaletler) vardır. 
Büyük şölen avlusunun batısında, kutsal su kaynakları, ayakta kalmayı başarmış tedavi odaları ve tünelleri ile, tapınaklar, uyku odaları, terapi oda ve merkezleri, halen akmakta olan şifalı kabul edilen kaynak çeşmesi ve havuzu ve çok sayıda sağlam sütunlar bulunmaktadır.

Meşhur Hristiyan teoloğu (Hristiyan apolojetiği) (Apolojetik, Hristiyanlığı savunma yollarını, yöntemlerini ve araçlarını araştıran bişim) Atinalı Aristides (Marcianus Aristeides), bu merkezde tedavi görmüş ve eserlerinde de bu tedavi merkezini anlatmıştır.
Asklepion denilen bu tedavi ve sağlık merkezinde, uyku odalarında hastalar istihareyi yatırılıp, rüyalarının hekimlerce yorumlanıp, psikoterapi uygulanmakta olup, su sesi, müzik dinletileri ile, çamur kürleri, ılıcalar, macunlar, şerbetler, lapalar, hacamat (kupa tedavisi) vd. tedavi yöntemleri ile fiziksel ve psikiyatrik, psikolojik tedaviler uygulanmaktaymış.

Bu merkezde çalışan Rahip-Hekimler, rüyaları yorumlayabilecek bilgeliğe sahiptiler. Hastaların rüyaları dinlenir ve yorumlanır, ona göre de tedavi yöntemi planlanır ve uygulanırdı.

Hastalar rüyaya yatmadan önce, ‘’Sangrea’’ denilen bir içki içilirmiş (Sangrea, kan anlamına gelmektedir).

Hastalar da, iyileştikten sonra, Asklepion’dan ayrılırken, girişteki taş levhalara intibalarını ve durumlarını yazarmış.

Dünyanın ilk psikiyatri hastanesi ve tedavi merkezi olarak literatürde yerini almıştır.
Eczacılığın babası kabul edilen, Bergamalı galen ya da biline ismiyle, Hekim Galenos da (MS 129 Bergama – 216 Roma), (Yunanca Klaudios Galenos; Latince, Claudius Galenus; Claude Galen; İslam dünyasında ise, Calinus) bu merkezde eğitim görmüş ve uygulamalar yapmış, kralların, imparatorların, asillerin bakımlarını üstlenmiş ve farmakoloji alanında çok önemli tespitler yapıp, eczacılık bilimine çok büyük katkılarda bulunmuştur.

Hekim Galenos, Antik Roma döneminin, en önemli hekimlerinden, Roma İmparatorluğunun ilk spor hekimi, hekimlerin imparatoru, hekimlerin babası (Şeyhû’s – Seyadile), tıp ve farmakolojide çığır açmış, anatomi, fizyoloji, farmakoloji ve felsefe ilgi alanları olmuş ve bu konularda pek çok eser vermiş, geleceğe adeta bir yol haritası sunmuştur.

Bu özel tedavi merkezine, ölüm riski olan hastalar, söz konusu sağlık merkezine girememekteydi.

Zira, öldüklerinde, merkezin iyileştirici gücünün kaybolacağına inanılmaktaydı.

Bir antik mitolojik öyküye göre, merkeze gelen ölüm döşeğinde bulunan bir hastanın tedavi edilememesi üzerine, hasta merkezin dışına taşınmış ve orada kaderine terk edilmiş, akrabalarının gelip alması istenmiş.

Hasta çaresizce, tedavi merkezinin kapısının dışında ölümü beklerken, kutsal addedilen iki yılan gelmiş ve süt kabına zehirlerini akıtmıştır.

Ümitsiz bir şekilde ölümü bekleyen hasta da, bu süt kâsesinden bu zehirli sütü içmiş,  olduğu yerde uykuya dalmış ve inanışa göre, sağlığına tekrar kavuşmuş ve ayağa kalkmıştır.

Hekim Galenos da, bu mucizevi olay sonrasında, Asklepios’a (Sağlık Tanrısı) adak olarak, üzerinde aynı kaptan içtikleri süte zehir saçan iki yılan kabartmasının yer aldığı, mermerden yılanlı bir sütunu, merkezin orta avlusuna diktirtmiştir.

Yılanlı Sütun’un orijinali, Bergama Müzesi’nde, replikası ise Asklepion’da aynı yerine konmuştur.

Tıbbın sembolü, Antik çağlardan günümüze, asaya sarılı yılan olarak bilinmekte ve uygulanmaktadır.

Sembolize edilmeye çalışılan kavram da, antik çağlardan beri, sonsuz yaşamın sembolü olarak kabul edilmiş olmasıdır.

Hekimliğin sembolü olan Asklepios’un asasının üzerinde de yılan bulunmaktadır.

Yılan ve asadan oluşan tıp sembolü, hekimlik mesleği açısından mesleki ve etik değerleri temsil etmektedir.

Tarih boyunca, yılan ve asaya verilen değerler, literatürde, sağlık, şifa, bilgelik, saygı, kutsallık, yenilenme, ölümsüzlük, güç, kudret, vb. kavramları içermekte ve sembolize etmektedir…

Tıp sembolü olarak, tarihsel seyri içinde, pek çok yılanlı sembol içinde, iki farklı sembolün öne çıktığını görmekteyiz.

Bunlardan bir tanesi, asaya sarılı tek yılan figürü olurken, diğeri de, kanatlı asaya sarılı iki yılan figürüdür.

Sizlere, Ege Bölgemizdeki İzmir ilimizin, Bergama ilçesindeki bu müstesna ve çok değerli, çok önemli kültür mirasımız, Bergama Antik Kenti, 2014 yılında, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

Bu sohbetimizde sizlere, çok seneler sonra tekrar gezip, görüp, araştırdığım ve çok etkilendiğim, Bergama’da bulunan, Pergamon Antik Kenti bünyesinde yer alan o muhteşem sağlık merkezi Asklepion’u (Asklepieion) anlatmaya çalıştım.
Bergama Antik Şehri, ülkemizde ve dünyada mükemmelen tanınmakta olmasına rağmen, bünyesinde bulunan, dünyanın ilk ve dünyada tek örneği kalmış olan, Asklepion Tedavi ve Sağlık Merkezi olan muhteşem ve müstesna antik kültür mirasımız, bence maalesef yeterince ve gerektiği gibi tanınmamakta, daha da önemlisi, tanıtılamamaktadır.

Oysaki, son derece ilginç ve çarpıcı bu antik sağlık ve tedavi merkezi, adeta sizi tekrar o dönemlere götürmektedir…

Henüz ziyaret edip de görmemiş olanların, bir an önce gidip, görmelerini öneririm.

Sağlıklı, huzurlu, mutlu günler dilerim…


Yorum Yazın

Best Choice for Creatives
This Pop-up Is Included in the Theme