“North Atlantic Treaty Organization-NATO”
“Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü”
Nedir, Nasıldır Bilen Var mı?
Konumuz NATO…
Önce kısa hatırlatma bilgileri…
NATO, tam adıyla “North Atlantic Treaty Organization” (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), 4 Nisan 1949 tarihinde (benimle yaşıt, benden sadece 1 gün büyük), ABD de, Washington D.C. de, 12 ülke tarafından kurulmuştur.
Bu ülkeler, ABD, BK, Kanada, Belçika, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç ve Portekiz’dir.
Sonrasında da genişleyerek, an itibariyle üye sayısı 32’ye yükselmiştir.
Türkiye, NATO’ya 18 Şubat 1952 tarihinde katılmıştır.
Evet, işte bu NATO nun, 32 üyesinin Devlet ve Hükümet Başkanları, 10 Temmuz 2024 de, Washington DC de, örgütün 75. yıl dönümünü kutlamak için bir araya gelmişlerdir.
Konuşmuşlar, anlaşmışlar ve sonrasında da adet olduğu veçhile, beklenen meşhur “Zirve Bildirgesi” ni (Summit Declaration) açıklamışlardır.
Öncelikle, dünyamız ve ülkemiz için, hayırlara, iyiliklere, sevgiye ve barışa vesile olmasını diliyoruz.
Diliyoruz da, kafamızda oluşan bazı soruları da sormadan edemiyoruz.
Şöyle ki:
NATO’nun 32 üyesi, Rusya’ ya karşı son derece ciddi ve katı önlemler almış, Rusya ile savaşan ve fakat NATO üyesi olmayan Ukrayna’ya da, maddi, manevi ve silah desteği vermeye açık ve seçik karar vermiştir.
Yani Rusya’ ya ve de muhtemel müttefiklerine karşı, Ukrayna’ya, perde arkasından, her türlü katkıyı ve desteği vereceğini resmen deklare etmiştir.
Çin’i, İran’ı, Kuzey Kore’yi, Belarus’u da, bir nevi aba altından sopa göstererek uyarmıştır…
Türkiye’nin tek ve mutlak yetkilisi, devlet ve dahi hükümet başkanı AKP li cumhurbaşkanı da, bu bildirgeye imzayı basmıştır…
Basmayacak hali yoktur ya; ne de olsa hem dost ve müttefik, hatta ortaklarıyız, hem de NATO’nun en güçlü, ya da en kalabalık ordusuna sahip bir ülkeyiz…
Gerçi NATO’nun en büyük ve devamlı patronu olan ABD ne derse o yapılmaktadır; ama yine de bu ittifakın, 1952’den beri hep en ön saflarda cephelere sürülen bir üyesiyiz…
Muhalefet şerhi koyamayız…
F35 den falan vaz geçtik, parasını verdiğimiz F-16 lardan bile galiba vaz geçtik gibi de, bari eski uçaklarımızın yenilemelerini falan yapalım, eksik- bozuk yedek parçalarının yerine yenilerini parasını vererek satın alabilme fetvasının peşindeyiz…
Ama pek de ümit ve taviz yok gibi…
S 400 ler de ortada gözükmüyor! ama bu konu açıldığında suratımıza tokat gibi vuruluyor…
Eh başa gelen çekilir deyip bekleyeceğiz gibi gözüküyor…
Tamam bekleyelim beklemesine de, Fatiha’dan vaz geçtik, bari müttefiklerimiz mezar taşımızı yıkmasa diyorum…
Mesela, kadim ve sevgili NATO müttefikleri can dostlarımız, en başta da patron ABD, sevgili ve kadim dostları ve ortakları Türkiye için ne gibi savunma, destekleme, silah takviyesi falan düşünüyor acaba?
Hiçbir şey…
Peki acaba rica etsek, hiç olmazsa, en azından, komşularımızı bize karşı kışkırtmayı, eğittikleri, silah yardımı yaptıkları terör ordularını bize karşı kullanmayı ve maddi ve de manevi olarak onları desteklemeyi bırakabilirler mi?
Hatta çok rica etsek falan?
Bence çok iyi olur; olmalıdır, aksi durumda, müttefik değil, münafık durumuna düşerler hafazanallah…
Bu konuda sevgili müttefiklerimiz, dostlarımız, hatta ortaklarımız ne düşünüyorlar acaba?
NATO’ya saygı, selam ve sevgilerimizi gönderirken, naçizane bir T.C. vatandaşı olarak, üzüntülerimi, endişelerimi ve sorularımı da hem ülkemin yöneticilerine, hem NATO’ya ve hem de tüm dünya ülkelerine arz etmek istiyorum.
Yalçın Alganer