Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

İstanbul Prens Adaları – Bölüm III

Prens Adaları’nın Tarihsel Kronolojisi 

Tarihin ilk çağlarında Adalar’da yaşama dair bir ize rastlanmamıştır; dolayısıyla o dönemlere ait sağlam kaynak ve bilgi de pek bilinememektedir.

Antik dönemde oturulmaya başlanan Adalar’da, tarihlendirilebilen ilk yerleşimin, Helenistik dönemde (İÖ 359-30) Makedonya kralı Büyük İskender’in komutanlarından Antigonos’un oğlu Dimitrios Poliorkitis’in, Trakya valisi Lysimhakos ve Makedonya valisi Kassandros’a karşı Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki savaşlardan zaferle çıkmasından sonra, İÖ 298 de babası Atinalı Antigonos adına, o dönemlerde ismi Panormos (güvenli liman) olan adanın en yüksek tepesine küçük bir kale yaptırmasıyla başladığı kaydedilmektedir.

 

Ama maalesef bu kalenin kalıntıları bile, günümüze kadar gelememiştir.

O bölgeye şimdi Bayrak Tepe diyoruz.

İşte bu kale yüzünden Osmanlı’nın, bu adayı, Rumca kale burcu anlamına gelen Pyrgos (Pirgos) dan devşirerek, Burgaz olarak isimlendirdiği kaynaklarda belirtilmektedir.

Bu adanın ismi, Piri Reis’in Kitab-ül Bahriyye’sinde ve haritalarında da, ‘’Burgazlu’’ olarak yer almaktadır.

Nitekim Burgazada’nın tepesinde 1860 da bulunmuş olan ve maalesef artık bulunmayan, üzerinde Latince yazılı Helenistik döneme ait bir dikili sin taşı (stele) ile, 1930 da Büyükada’da Aya Nikola (Karacabey) mevkiinde, bahçe kazılırken, rastlantısal olarak ortaya çıkan, ve içinde de İskender’in babası Makedonya Kralı II. Filip’e ait altın sikkeleri de kapsayan, Kyzikos, yani Büyükada Definesi (eski Yunan altın para hazinesi)  (halen İstanbul Arkeoloji Müzesindedir, 207 sikkeden oluşmaktadır), bu bilgileri doğrulamaktadır.

Adalar, tarih boyunca Roma, Doğu Roma (Bizans) ve Osmanlı İmparatorluklarını görmüş, İstanbul da, bu imparatorluklara başkentlik (payitahtlık) yapmıştır.

Özellikle VII. Yüzyılda, Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) zamanında, yoğun iç çekişmelerin, o meşhur Bizans oyunlarının yaşandığı dönemlerde, mücadeleleri kaybedenler, gözden düşen din adamları, hatta imparatorlar, imparator ailesine mensup soylular, çoğunlukla da vahşice işkencelerle ve özellikle de hunharca gözlerine mil çekilerek, bu Adalar’a sürülmüşlerdir.

Bu dönemlerden önce ise, İmparator İustinos Kuropalates, İS 569 da antik dönemde adı Megale (Büyük) olan Büyükada’da, şimdiki Maden semtinde, bir saray ve görkemli bir manastır yaptırmıştır.

Zaten işte özellikle bu tarihten sonra, Adalar, Bizans tarihi içinde önemli bir yer tutmaya başlamıştır.

O tarihe kadar birer küçük balıkçı yerleşimi olan adalar, bu tarihten sonra, üzerlerinde inşa edilen manastırları ile ün kazanmış ve bu manastırlar, giderek taht, güç ve din kavgalarıyla gözden düşen siyaset ve din adamlarının (aralarında imparatorlar ve patrikler de vardır) çile doldurdukları, hapsedildikleri, işkence gördükleri, hatta öldürüldükleri sürgün yerleri olmuştur.

İlginç bir bilgi olduğu için değinmek istediğim bir konu da, Adalar’a giden ilk sürgün edilenlerin, İstanbul’u payitaht yapan Doğu Roma İmparatoru Konstantin zamanında, İS 350 de, Ermenistan kralı III. Arşak tarafından kendisine elçi gönderilen, Ermeni piskoposu I. Narses ve beraberindeki 10 kişilik Ermeni heyeti olduğu bilgisidir.

Bundan sonra da pek çok ünlü kişi, imparatorlar, imparotoriçeler, prensler, prensesler, patrikler, piskoposlar, rahipler vd. bu adalara sürgün edilmiştir.

İşte onun için de ismi Prens Adaları (Prensler Adaları) (Les Îles des Princes; The Princes’ Islands) olmuştur…

Örneğin, İmparator II. İustinos (II. Justinus) (565-578), 567 de Patrik I. Efthimios’u Büyükada’da hapsettirmiştir; İmparator Herakleios (610-641), öz oğlu Athalaricos’u, kendisine karşı ayaklanacağından korkarak, 637 de Büyükada’ya sürmüştür, orada da ölmüştür.

Baba İmparator IV. Leon ölünce, imparatorluk, henüz 10 yaşındaki (İS 780) tek oğlu, olan, VI. Konstantin (VI. Konstantinos) e geçmiştir.

Annesi aşırı dinci zalim ikonodul (ikono sever) Atinalı İrini (Eirene) (İrini Sarantapechaina) (namı diğer Zalim İrini) taht naipliğini üstlenmiş ve imparatorluğu yönetmiştir.

Fakat VI. Konstantin büyüyüp de tahta tam hakim olunca, annesiyle iktidar çekişmesi başlamış, zalim ve muhteris anne, oğlunu tahttan indirmiş, üstelik bir de gözlerine mil çektirterek, Büyükada’da inşa ettirttiği Kadınlar Manastırı’na kapattırmıştır.

  1. Konstantin bu işkenceden sonra ancak birkaç gün yaşayabilmiş ve acılar içinde Büyükada’da ölmüştür…

Zalim İrini bununla da yetinmemiş, torunu Prenses Efronisi’yi de, aynı manastıra hapsettirmiştir.

Kendisi de tam yetkili imparator olarak ‘’Basileus’’ ünvanını almış ve 802 yılına kadar da hüküm sürmüştür.

Ama yaptığı zulüm yanına kalmamış, 803 de çıkan ayaklanma sonucu, kendisi de tahttan indirilmiş ve yukarıda sözünü ettiğimiz Büyükada’da kendi yaptırdığı manastıra baş rahibe olarak sürülmüş ve kapatılmıştır.

Daha sonra da, sürgün olarak gönderildiği Midilli’de, 9 Ağustos 803 de ölmüştür.

Naaşı, tekrar İstanbul’a getirilmiş ve Büyükada’da kendi yaptırdığı Kadınlar Manastırı’nın mezarlığına gömülmüştür…

Başlarken de ifade ettiğimiz üzere, Adalar tarihi gerçekten de çok ilginç, çok çarpıcı, hatta gerilim filmlerine dahi konu olacak olaylar manzumesidir.

Buyurun size başka bir ilginç olay:

İmparator olan kekeme lakaplı Mihail, sürgünde rahibe hayatı yaşayan talihsiz güzel prenses Efronisi’ yi görüp beğenmiş, hatta aşık olmuş ve rahibe statüsünde olmasına rağmen, tüm dini temayüllere aykırı olarak kendisiyle evlenmiştir.

Efronisi 6 yılını sarayda geçirmiş, kocası ölünce, bu sefer yeni imparator Teofilos, bu çileli kadını yeniden Büyükada’ya sürgüne yollamış ve imparatoriçe Efronisi orada da ölmüştür.

Bu gizemli Prens Adaları daha başka pek çok ünlüyü de mahzenlerinde, manastırlarında çürütmüştür.

Yani hep belirttiğimiz gibi, Prens Adaları’nın çok geniş, çok ilginç ve çok da önemli bir tarihi geçmişi vardır…

Ama doğrusunu söylemek gerekirse, halkımızca da, hatta bizatihi Adalılarca da gereği gibi pek bilinmemektedir.

Durum böyle olunca dünya nasıl bilsin?

Örneğin, özellikle ikonaklazma döneminde (tasvir kırıcılık – İkonaklast dönemler: 726-787 ve 814-843. Bizans İkonoklazmı, ikonoların tahrip edildiği ve ikonolarla ilişkili her türlü dini uygulamaların yasaklandığı dönem), pek çok ikonasever din adamı bu adalara sürülmüştür.

809 da Studios manastırı igumenosu (sorumlu baş yönetici), Aziz Theodoros (Theodoros o Studitis- 759-826) Büyükada’ya; 820 de, V. Leon’un eşi imparatoriçe Theodosia – ki orada öldürülmüştür- ve oğlu Vasilios (Basileios) Heybeliada, Aya Triada manastırına; 835-842 yıllarında, Selanik doğumlu ve İstanbul din okulları eğitimli olan, 815 doğumlu din adamı Aziz Methodios (Aziz Kiril’in – Kirilos-  ağabeyidir), Burgazadası’na; 857 de Patrik İgnatios Rangavis, Sedefadası’na; Gibon ve Nikeforigis gibi saray ileri gelenleri Sivriada’ya; İmparator V. Mihael Kalaphates’in üvey annesi İmparatoriçe Zoe (1041-42) ve I. Aleksios Komnenos’un kızı İmparatoriçe Anna Komnene (1069) Büyükada’ya; 1072 de Anna Dalassini Kuropalatissa (Komnenos’ların annesi) Büyükada’ya sürülmüşlerdir.

Devam edeceğiz…Pek yakında yeni bölümleriyle beraber olacağız…

Sağlıcakla, sevgiyle, güzelliklerle kalın…

Yorum Yazın

Best Choice for Creatives
This Pop-up Is Included in the Theme