Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Zeki Müren – Sanat Güneşimizi Saygıyla Anıyoruz…(06.12.1931 – 24.09.1996)

 

Zeki Müren – Sanat Güneşi’mizi Saygıyla Anıyoruz…

(06.12.1931 – 24.09.1996)

Sevgili Dostlar, bu yazı Türk müziğinin Sanat Güneşi Zeki Müren’i, aramızdan 24 Eylül 1996’da ayrılışının 29. yıldönümünde anmak için kaleme alınmıştır.
Onu rahmetle, saygıyla, sevgiyle ve özlemle yâd ederken, yaşamını ve sanatını bir kez daha hatırlatmak istedim…
 
Çocukluk ve Eğitim Yılları

Zeki Müren, 6 Aralık 1931’de Bursa’da dünyaya gelmiştir. Türk müziğinin en parlak yıldızlarından birini doğuran bu şehir, onun sanat yolculuğunun da başlangıç noktasıdır.
Ailesi Üsküp ve Mora göçmeniydi. İlkokulu ve ortaokulu birincilikle bitirdi. Daha küçük yaşta müziğe ilgi duymaya başladı, Müzeyyen Senar’ın hayranıydı. Tamburi İzzet Gerçeker’den dersler aldı; Şerif İçli, Refik Fersan ve Kadri Şençalar gibi büyük ustalardan eğitim gördü.
1946’da yatılı olarak Boğaziçi Lisesi’ne girdi. Şiir yazmaya, beste yapmaya başladı. Henüz 18 yaşında ilk bestesini verdi: “Zehretme Hayatı Bana Cananım.”

(Bursa’da çocukluk yılları; Zeki Müren ailesiyle birlikte)
Sanat Dünyasına İlk Adımlar

1950’de Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edildi. 1 Ocak 1951’de İstanbul Radyosu’nda yaptığı ilk program olağanüstü bir yankı uyandırdı. Sesi, diksiyonu ve geniş repertuvarıyla dikkatleri üzerine çekti.
1953’te çekilen “Beklenen Şarkı” filmiyle sinemaya adım attı. Ardından Son Beste, Altın Kafes, Gurbet, Kırık Plak gibi filmlerle büyük bir yıldız haline geldi.

(Sanat Güneşi’nin sahnedeki ilk yıllarından bir kare)
Altın Çağ ve Şöhret Yılları

1950’li yılların ortasında gazinolarda sahne almaya başladı. Sahneye getirdiği yeniliklerle — özel kostümler, gezer mikrofon, T biçiminde podyum — izleyicileriyle benzersiz bir bağ kurdu.
En görkemli başarısı ise 1969’da Aspendos Antik Tiyatrosu konseri oldu. 27 bin kişilik izleyici önünde, 50 sazendenin eşliğinde 3,5 saat süren bu konser adeta onun “Zafer Tacı”ydı.

(Altın Yıllar: Zeki Müren, dünya yıldızlarıyla aynı karede)
Özel Hayatı ve Kişiliği

Zeki Müren yalnızca sesiyle değil, sahnedeki cesur tavırlarıyla da öncüydü. Kadınsı görünümüne rağmen geniş kitleler tarafından sevildi. “Canlarım benim…” diyerek seyircisiyle kurduğu samimi bağ, onu halkın gözünde bambaşka bir yere taşıdı.
Sanatıyla olduğu kadar davranışlarıyla da Türkçeyi düzgün kullanmaya, seyircisine saygılı olmaya özen gösterdi. Onun için aşk, hayatın ve sanatın besleyici kaynağıydı.

(Sahnedeki ihtişamı ve benzersiz tarzıyla Zeki Müren)
Zeki Müren’in Bilinmeyen Yönü: Halı Tasarımcılığı ve Desen Sanatı

Zeki Müren, Güzel Sanatlar Akademisi’nin (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Süsleme Sanatları Bölümü Yüksek Kısmı’ndan “Pekiyi” dereceyle mezun olmuştur (1954).
Sanat Güneşi yalnızca bir ses sanatçısı, bestekâr ve oyuncu değil; aynı zamanda diplomalı bir halı tasarımcısı, aynı zamanda desen sanatında da büyük yetenek sahibi bir sanatkârdı.
Kendi şiir kitabı “Bıldırcın Yağmuru”’nda desen çalışmalarına yer vermiştir.

Zeki Müren, kendi çizimleri üzerinde çalışırken — halı desenleriyle dolu bir masa, sessiz bir yaratım anı.

Zamanın ötesinde, avangart denilebilecek halı tasarımlarıyla klasik anlayışın dışına çıkmıştır. Renkli, geometrik, çiçek, bitki ve hayvan motiflerinden oluşan bu desenler, onun sahne kostümlerinde de yansımasını bulur.

Kırmızı ve siyah tonlarıyla cesur bir kompozisyon: Zeki Müren’in modern Türk halı sanatına kattığı özgün renk dili.

Bugün Zeki Müren imzalı halılar çok nadirdir ve sanat çevrelerinde koleksiyon değeri taşır.
Ne yazık ki bu yönü, geniş halk kitleleri tarafından yeterince bilinmemektedir.
Gerçekten de çok yönlü bir sanatkâr olmak, böylesine farklı alanlarda da iz bırakmak demektir.

Sanatçının kendi imzasını taşıyan özgün halılar — zanaatla sanatı birleştiren nadide örnekler.

Son Yıllar ve Veda

1970’lerden sonra sağlık sorunları yaşamaya başladı. Bodrum’a yerleşti, yıllarını orada geçirdi. 1984’te Bodrum Kalesi’ndeki unutulmaz konserinden sonra “Paşa” lakabıyla anılmaya başlandı.
24 Eylül 1996’da İzmir’de bir program sırasında fenalaştı ve saat 20:59’da hayata veda etti. Cenazesi devlet töreniyle Bursa’da toprağa verildi.

(Aspendos’tan Türkiye’ye yayılan unutulmaz konserler)
Mirasın Büyüklüğünü Gösteren Sayılar

Zeki Müren, ardında 300’ü aşkın şiir, 500 plak, 200’ün üzerinde beste ve sayısız hatıra bıraktı. Gelirini Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı’na bağışladı. Organlarını bağışlayarak da topluma örnek oldu.
Bugün Bodrum’daki evi, Zeki Müren Sanat Müzesi olarak ziyaretçilerini ağırlıyor.

(Zeki Müren Sanat Müzesi, onun hatırasını yaşatıyor)
Sonsöz

Zeki Müren, yalnızca bir sanatçı değil; çalışkanlığı, cesareti, topluma kattıklarıyla örnek bir yurttaştı.

“O, yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda bir dönemin aynasıydı”.
Onu sahnede izleme ayrıcalığını yaşamış olmak büyük bir şanstır.
Sanat Güneşimiz, büyük sanatçı Zeki Müren’i, rahmet, sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. 🌹

(Sanat Güneşi, Bursa Emir
Sultan Mezarlığı’nda sevenlerinin dualarıyla anılıyor)

Aramızdan ayrılsa da, Sanat Güneşi Zeki Müren, kalplerimizde yaşamaya devam edecektir…

Yalçın Alganer
Yalçın Alganer
👉 (Sevgili Dostlar, bir sonraki yazımda Zeki Müren’in Körler Okulu’nda yaşadığı unutulmaz bir anıyı paylaşacağım.)
 

Yalçın Alganer sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Yorum Yazın

Best Choice for Creatives
This Pop-up Is Included in the Theme