Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

2 Temmuz 1993-Sivas Madımak Oteli Katliamı…

2 Temmuz 1993 – Sivas Madımak Oteli Katliamı…

Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin, Karanlık ve Trajik Bir Olayı…

Sivas Madımak Oteli Katliamı, 2 Temmuz 1993 tarihinde yaşanan karanlık, vahşi ve son derece de trajik bir olaydır.

Bu olayda yakılan, Madımak Oteli, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak üzere, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’ in davetlisi olarak, ülkemizin değerli, tanınmış, saygın şairlerinin, yazarlarının, fikir insanlarının ve muhtelif sanatçıların kaldığı bir oteldi.

Ama maalesef, belirli karanlık güçler düğmeye basmış ve karanlık emelli bedhahları, kötü niyetli işbirlikçi kişileri harekete geçirmiş, masum insanlarımızı katlettirmiştir…

Teröristleri bünyesinde barındıran, radikal islamcı bindirilmiş kıtalardan oluşan kalabalık güruh, önce, şenliğin yapılacağı Kültür Merkezi içinde taşlı, sopalı saldırılarda bulunmuş, çatışmalar çıkmış ve ancak güvenlik güçlerinin sert müdahalesi ile geri çekilmişlerdir.

Ama böylece, gelecek programın fragmanlarını da halka adeta göstermişler; korku ve dehşet saçmayı, insanları sindirmeyi ve etkinliği de yaptırmamayı ve ülkemizi de bir kere daha karanlıklara gark etmeyi başarmışlardır…

Kültür Merkezinden ayrılan, gözü dönmüş binlerce kişiden oluşan dinci güruh, bu sefer topyekûn Hükümet Meydanı’na gelerek, bu kez de Hükümet Konağı’na saldırmış, binayı taşlayarak camlarını çerçevelerini kırmış ve şeriat sloganları atmaya başlamıştır; hem de güvenlik güçlerinin gözleri önünde…

Olayların çok daha büyüyeceği ve kontrolden çıkacağı, görülmekte olduğu halde, gerekli önlemler maalesef alınmamıştır.

Üstelik tüm bu olaylar ve trajik durum, anında, hem olayların madurları ve hem de il yöneticileri tarafından, Ankara’daki hükümet yetkililerine, hatta bizzat cumhurbaşkanına, başbakana, başbakan yardımcısına, genel kurmay başkanına, iç işleri bakanına vd sözde yetkili zevata, protesto hareketinin her aşamasının, her gelişmenin tüm ayrıntısıyla bildirilmesine ve madurların tüm bu zevatla telefonlarla irtibat kurmuş olmasına rağmen vuku bulmuştur… 

Hem üzücü ve hem de çok düşündürücü bir durumdur…

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Koalisyon ortakları dyp başkanı ve başbakan Tansu Çiller, shp başkanı ve hükümet koalisyon ortağı ve başbakan yardımcısı Erdal İnönü, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, Sivas Emniyet Müdürü Doğukan Öner, Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ve bazı kişiler, olaylardan sonra, son derece de haklı ve yerinde olarak  çok eleştirilmişlerdir…

Gözü dönmüş, provokasyona hazır, bindirilmiş kıtalardan oluşan aşırı kalabalık radikal İslamcı güruh, amaçları belli ve ne yapmaları gerektiğinin bilincinde olarak ve tam olarak önceden hazırlanmış bir paradigma bağlamında, planlı, programlı şekilde bir katliam yapmak üzere, bu kez Madımak Oteli’nin önünde toplanmışlar, hunharca, vahşice ve insanlık dışı bir şekilde, önce otelin önündeki araçları yakmışlar, sonra da oteli topluca önceden getirtilmiş ve hazırlanmış malzemelerle taşlamışlar ve akabinde de, içeride bulunan madur kişileri, aydınlarımızı öldürmek için,  otel odalarının perdelerini ve otelin giriş katındaki eşyaları ve sonra da bütün oteli yakmışlardır…

İşte o an, insanlığın son bulduğu noktadır… 

Uzunca bir süre devam eden şeriat çığlıkları ve saldırılar sonucu, içeride bulunan, otele sığınmış olan aydınlarımız maalesef kurtarılamamış, otelde bulunan 35 kişi (33 aydın ve 2 otel çalışanı) dumandan boğularak ya da yanarak yaşamlarını yitirmişlerdir…

Saldırı sırasında iki terörist de olaylar sırasında ölmüştür… 

Aralarında, görevliler tarafından başından darp edilen ve yaralan Aziz Nesin’in de bulunduğu 51 kişi ise, bu katliamdan, yaralı dahi olsalar kendi imkanlarını kullanarak canlı kurtulabilmişlerdir.


Trajedi daha sonra farklı bir boyutta maalesef devam etmiştir. 

Hem de tüm necip halkımızın gözleri önünde…

Gelişmeleri hatırlayalım:

Olaydan sonra tabii ki pek çok kişi gözaltına alınmış, bazı insanlar sözde yargılanmış, bazı kişiler görevlerinden alınmış veya istifa ettirilmiştir.

Ama halkımızın büyük bir çoğunluğu, olayların sorumlularının, azmettiricilerinin, tam ve gerektiği gibi hesap veremediklerini ve adeta korunduklarını düşünerek, eleştirilerini, üzüntülerini ve acılarını sürdürmüşler, halen de sürdürmeye devam etmektedirler…

Bu saldırgan teröristleri savunan avukatlardan pek çoğu ise, daha sonraları, akp ve saadet partisi kadrolarında yer almışlar ve partilerinin üst yönetimlerine getirilmişlerdir…

Bu da ayrıca ilginç ve tarihe not edilmesi gereken bir husustur.

Hiç şüphe yoktur ki, bu kara leke, bu trajedi, tüm halkımızda ve özellikle de Alevi toplumunda çok büyük tahribat yapmış ve toplumun hafızasında da çok acı ve çok da önemli bir yer edinmiştir. 

Her yıl, Madımak Katliamın yapıldığı tarih olan 2 Temmuz günü, bu vahşi ve insanlık dışı olayın unutulmaması ve benzeri karanlık ve trajik olayların tekrar yaşanmaması için, ülkenin çeşitli yerlerinde anma etkinlikleri düzenlenmektedir.

Tarihimizin kara sayfalarında yer alan katliam olayının geçtiği mekân olan, Madımak Oteli, 1993 yılında meydana gelen söz konusu trajik olayın ardından muhtelif statü ve mülkiyet değişiklikleri geçirmiştir.

Örneğin, 2010 yılında, otel Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış; hemen akabinde, 2011 yılında otel, Sivas İl Özel İdaresi’ne devredilerek, bina, “Sivas Madımak Oteli Bilim ve Kültür Merkezi” olarak yeniden düzenlenmiştir.
Edindiğim son bilgilere göre, Otelin mülkiyeti şu anda Sivas İl Özel İdaresi’ne aittir.
“Sivas Bilim ve Kültür Merkezi” olarak hizmet veren binada, 1993 yılında hayatını kaybedenlerin isimlerinin yer aldığı bir anı köşesi bulunmaktadır.

Bina, bir müze statüsü ve işlevinde değildir ve bilim ve kültür etkinlikleri bağlamında, eğitim programları, sergiler ve diğer kültürel faaliyetler için de kullanılmaktadır.  
Son olarak, bu önemli günde, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir deyişini hatırlatmak isteriz. Şöyle ki:

“Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki ulusu yok eden, tutsak eden, yıkan kötülükler hep din kılığı altındaki küfür ve lanetli davranışlardan gelmiştir…”.

İşte böyle demişti o büyük, o yüce insan; Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Bu büyük ve dahi insanın emanetine bizler maalesef gerektiği gibi sahip çıkamadık… 

Ama mücadelemizi de zinhar elden bırakmayacağız; her daim, sağ olduğumuz müddetçe sürdüreceğiz….

Elbet bir gün necip halkımız uyanacak, silkinecek, gerçekleri görecek ve işte o an bir fırtına kopacak; sanki yer yerinden oynayacaktır…ve  ülkemiz, karanlıklardan, aydınlıklara çıkacaktır…

Dileriz biz de o günleri görebiliriz…

Bunun için, mutlaka tarihten ibret alınması ve tekerrür etmemesi için ona göre de hareket edilmesi gerekmektedir.

Burada görev ve sorumluluk da necip Türk halkımıza düşmektedir…

Madımak Katliamında, böyle büyük ve vahşi bir insanlık suçu sonucu yaşamlarını yitiren 35 terör şehidini, rahmetle, saygıyla, sevgiyle ve derin bir üzüntüyle anıyoruz.
Huzur içinde yatsınlar…

Onları hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız…

Bülent Ecevit merhum, Madımak Katliamı sonrası, 1995 de duygularını şu şiirle dile getirmişti:

Madımak

Eylemleri sözdü, silahları sazdı;
Ozan olmaktı kiminin de, ozanlar ilinde günahı;
Suçları Pir Sultanı anmak, cezaları yanmaktı;
Toplu mezar oldu onlara alev, alev Madımak;
Orman gibi yanan 37 can ölürken Pir Sultan uğruna;
Büzülüverdi devlet Sivas’ta uykunun kovuğuna;
Uyanır elbet bir sabah ashab-ı kehf uykudan;
Ölür, ölür dirilir yüreklerde Pir Sultan…

(Ashab-ı kehf: Semavi dinlerin hepsinde yer alan inanışa göre, toplumdaki kargaşadan ve inançlarından dolayı zulme uğramaktan çekinen kişilerin -gençlerin-, bir mağaraya konularak, orada mucizevi şekilde çok uzun süre uyutularak korunması ve sonra da uyandırılması olayını sembolize eden evrensel bir anlatıdır).

Sağlıcakla, sevgiyle, güzelliklerle kalın…

 

Yorum Yazın

Best Choice for Creatives
This Pop-up Is Included in the Theme